• slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
Duyurular

Sayın Üyelerimiz, Yüksek öğretim kurumlarında eğitim gören üniversite öğrencilerimize burs sağlanmaktadır. Öğrenci burslarına yapmış olduğunuz katkılar için teşekkür ederiz.


**DUYURU** 
01/10/2008 tarihli ve 30552 sayili Resm  Gazete'de yayımlanan Dernekler Yonetmeliginin 83. maddesine göre derneklerin üyelerine ait bilgileri DERBIS'e (Dernek Bilgi Sistemi ) kaydetme zorunlulugu getirildi. Bu nedenle 2022 yılına  ait aidatların ödemesi ve sistemdeki kişi listelerinin güncellenmesi gerekmektedir.Üye bilgilerinin iletilmemesi veya yıllık aidatın ödenmemesi durumunda Dernek Tüzüğünün ilgili Maddesi gereği üyelikleri düşmüş olacak.
“ Dernek üye aidat ödemelerini  AKBANK  İSTANBUL ÇAĞLAYAN ŞUBESİ TR980004600352888000054496  nolu  iban numarasına gönderebilirler açıklama kısmına 
Aidatı gönderen kişinin Adı Soyadı TC ve telefon numarasının yazılzması gerekiyor.
Ayrıca üye aidat borcu olmayan üyelerimiz  isterlerse “ bağış veya Öğrenci  burs ödemesi”olarak ödeme gönderebilirler.
Sevgi ve saygılarımızla. Dernek Yönetim kurulu adına
Başkan  Turan BALCI


Düğün Nikah ve diğer planli etkinlikleri https://www.ilicakoy.com/Etkinlikler sayfasından takip edebilirsiniz.


Rize Hava Durumu
Anket
Döviz Bilgieri
Merkez Bankası Döviz Kuru
  ALIŞ   SATIŞ
USD 33,8937   33,9547
EURO 37,6683   37,7362
       
Özlü Sözler
Bir insana yapılacak en büyük kötülük, ona umut verip sonra hiçbir şey olmamış gibi gitmektir. Friends
(ÇOBAN) MUSTAFA BALCI

( ÇOBAN )  MUSTAFA  BALCI

 

 

               Rahmetli Mustafa amcamızın Askerlik yapmadan önce gençlik çağlarında yaşamış olduğu ve bizzat şahsım tarafından dinlemiş olduğum ve amcamızın başından geçen çok enteresan bir olayı siz değerli okurlarıma aktarmak arzusu içerisindeyim.

 

           Aynı kriter ve aynı duyguyla anlatma imkanım yoktur.  Çok dramatik olarak bulduğum ve pür dikkat, heyecanla Mustafa amcamızın ağzından dinlemiş olduğum bu olayı ekleme ve çıkarma yapmadan aklıma daldıkları kadarıyla aktarmaya çalışırken, ilgisini çekecek olan ve konu hakkında daha detaylı bir şekilde bilgi almak isteyecek olan okurlarımın Rahmetli Mustafa amcamızın hayatta olan oğlu Demir ali BALCI’ dan bilgi almaları mümkündür. 

 

               Rahmetli Mustafa BALCI amcamızın kimdir? Hangi Mustafa BALCI olduğunu anlamak babından Mustafa amcamızdan biraz bahsetmek isterim.

 

               Malumunuz olduğu üzere köyümüzde akrabalar çeşitli isimlerle anılmaktadır. Süleymanoğlu, İmamoğlu, Şaboğlu, Muçoğlu, hıroğlu, siçanli, Abdoğlu gibi. Rahmetli Mustafa amcamız da Süleymanoğlu akrabasının silikler kolundandı. Rahmetli Osman amcamla birlikte üzün yıllar yaylada birlikte çobanlık yapmış olan, gür sesiyle tanınan, Köyde Büyük Camide İmam hatiplik yaptığım zamanlar müezzinliğimi yapmış olan, herkes tarafından sevilen ve sayılan, sözü dinlenen, hayır hasenatı seven ve yeri, hiçbir zaman doldurulamayacak olan mümtaz bir şahsiyetti.

 

         Yukarıda ismini zikretmiş olduğum İkizdere Ziraat bankasından emekli Demir ali BALCI ve Cevdet Balcı’nın babaları olan rahmetli Mustafa amcamız çok çalışkan ve çok hayırseverdi. Yaylada çobanlık yaptığı zamanlar omuzundan kazması eksik olmazdı. Ya değirmenin suyu ile uğraşır, ya yayladaki insanların su ihtiyacını sağlamak amacıyla çeşitli yerlerde yapılmış olan çeşmelerin suları ile uğraşır veya hayvanların otlamakta olduğu yaylımı sulamak için uğraşırdı.

 

         Bütün meziyetlerini saymakla bitiremeyeceğimiz rahmetli Mustafa amcamız, evi uzak olmasına rağmen kar, kış mutlaka Camiye gelir ve cemaate iştirak ederdi. Cemaatim olarak ben kendisinden razıydım. Mevla’mda razı olsun. Rabbim; taksiratını af eylesin, menzilini mübarek, makamını Cennet eylesin.     

 

        Rahmetli Mustafa amcamız “hızar” ustasıydı, çok güzel tahta biçerdi. Eskiden atölyelerin olmadığı yoksulluk zamanlarda, hızarı olan ve bu işten anlayan ustalar çok revaçtaydı. Ormandan biçilen kütükler bir tezgâha yerleştirilir, bir kişi tezgâhın üstünde, bir kişi tezgâhın altında olur, üsteki yukarı doğru, alttaki aşağı doğru hızar çekerek, daha önceden soyulup “çırpı” ile kalınlığı belirlenmek üzere işaretlenen kütükler tamamen bilek gücüyle biçilir ve tahta haline getirilirdi. Bu işi tek başına yapmak mümkün değildir. Onun için bileği güçlü mahir bir arkadaş olması gerekmektedir. İki kişiden oluşan bu time kol denir.

 

           Günümüzde antika diyebileceğimiz değişik bir şekilde olan bahse konu hızara sahip kişiler yanlarına almış oldukları mahir ve güçlü kişilerle yaya olarak gurbete giderlerdi. İspir, Erzurum, Bayburt, Gümüşhane başta gelen yerlerdendir.

 

            Daha Askerliğini yapmamış olan rahmetli Mustafa amcamız, askerliğine birkaç ay kala amcası (Rahmetli Havanın Ali’nin babası)ile birlikte “kol” olarak adlandırdıkları bir tim olur ve bu şekilde, yaklaşık 8-10 kişilik bir grup halinde Bayburt’a hızar biçmeye giderler.

 

      Bayburt’ta iş aramak için grup kollara ayrılır, her kol değişik bir tarafa gider. Haberleşme imkânı olmadığından kolların birbirleriyle irtibatı yoktur. Amcası ile birlikte yaya olarak Bayburt’a ulaşan Mustafa amcamız iş bulur ve çalışmaya başlarlar. Uyumlu bir kol oluşturan amca torun Bayburt’ta nam salar ve aylarca birlikte çalışırlar. Mustafa amcamızın askerlik zamanı çok yaklaşmıştır ancak işlerde çok fazla gelmeye başlamıştır. Bir iş bitmeden diğeri gelmektedir. Mustafa amcamız, amcasına; amca ben askere gideceğim, artık benim dönmem lazım. Ya birlikte gidelim, ya da beni bırak ben gideyim dese de, amcası torununu bırakmak istemez. Tek başına iş yapması mümkün olmayan amca kol arkadaşı bulması da çok zor olduğundan yeğeninden ayrılmak istemez.

 

         Gurbet ellerde zor şartlarda, kar kış çalışırlar. Bir müddet sonra Mustafa amcamızın amcası hastalanır, zorunlu olarak Gümüşhane üzerinden dönmek mecburiyetinde kalırlar. Onca meşakkatle, yaya olarak gittikleri yolları yine yaya olarak memleketlerinde dönmek zorundalar. Amcası yolda iyice ağırlaşır, yürüyemeyecek duruma gelir. Mustafa amcamız amcası ile bir mağaraya sığınırlar, geceyi o mağarada geçirirler. Ertesi günü amcasını mağarada bırakan Mustafa amca yakın bir köyden yardım almak için gider. Amcasını o köye ulaştırmak üzere ücreti mukabilinde bir at kıralar ve amcasını köye ulaştırır.

 

          Köye vardıklarında akşam çoktan olmuş, her yer karanlıklaşmıştır.  Mustafa amca görmüş olduğu bir evin kapısına giderek kapıyı çalar ve kapıyı açan bir bayana durumu izah eder. Bayan evde yalnız yaşadığından misafir kabul etmez. Amcası gittikçe ağırlaşan Mustafa amcamız bayana yalvarır: Ne olur bana biraz süt ver amcama içireyim, dürümü çok kötü, belki iyi gelir der, ancak bayan sütte vermez.

 

        Kiralamış olduğu at da geri döndüğünden yapacak hiçbir şeyi kalmayan Mustafa amca bayana; Bak amcam çok kötü, ölüyor. Yapacak bir şey yok. Hiç olmazsa ahırda, ineklerin yanında kalalım, dışarısı çok soğuk, yoksa amcam ölür bu soğukta diye yalvarır, yalvarır ve bayanı ikna eder. Amcasını ahıra taşıyan Mustafa amca ineklerin memelerinden eline sağmaya çalıştığı sütü amcasına içirir ve bu şekilde sabahı yaparlar.

 

        Sabahleyin köyden başka bir at kiralayarak belli bir yere kadar amcasını at sırtında götürür. Bir tepe üstünde akşam çok yaklaştığından at sahibi geri dönmek ister. Aşağılarda bir köy var amma, amcanın gezmeye mecali yoktur. Gelmiş oldukları köyden ücretiyle tedarik ettikleri katıkları ile birlikte geceyi geçirmek üzere yine bir mağaraya sığınırlar. Üzerindeki paltosunu çıkararak amcasını mağaranın bir köşesine yerleştiren Mustafa amca ateş yakmak üzere çalı çırpı toplamaya çıkar ve topladığı çalılarla bir ateş yakar. Yakmış olduğu ateşte hem ısınırlar ve hem de üzerlerindeki elbiselerini kuruturlar.

 

        Sabahleyin Mustafa amcamız, amcasını sırtlayarak yakın olan köye gider, caminin imamını bulur ve durumu İmam efendiye anlatır ve yardım ister. Camının bir köşesine yerleşen Mustafa amcamız ve amcası birkaç gün orada kalırlar. Kocakarı ilaçları ile amcasını iyileştirmeye çalışır ancak ne çare hiç umut yoktur.

 

         Yine kendileri gibi hızarcı olan ve iş aramak için Gümüşhane’ye gelen Tepenin Memiş ve arkadaşları tesadüfen bunların olduğu köye gelirler. Köylülerle muhabbet, sohbet esnasında köylüler Memiş amcaya; sizin oralardan burada iki kişi daha var, amca torun olduklarını söylüyorlar.  Amca hastalanmış birkaç gündür camide kalıyorlar der.

 

         Camiye giden Tepenin Memiş amca karşısında Mustafa amcamızı ve kız kardeşinin eşini görünce çok şaşırır. Eniştenin durumunun kötü olduğunu görür. Ancak çalışmak için grup halinde geldikleri için kol arkadaşını yalnız bırakamayan Tepenin Memiş amca, Mustafa amcamızı amcasıyla baş başa bırakarak iş aramak üzere yollarını devam ederler.  

 

        Durumu günden güne ağırlaşan hasta amca bu köyde vefat eder. Cenazeyi köye getirmesi mümkün olmayan Mustafa amcamız caminin hocasından defin için yardım ister. Hoca, İlçede Jandarmaya haber vermesi gerektiğini söyleyince, Mustafa amca ağlayarak yalvarır; Hocam Allah rızası için, ne olur durum sana anlattığım gibidir, zaten sizde görüyorsunuz amcam hastalandı bunda benim bir suçum yok. Ben zaten askere gideceğim, zamanım kalmadı, ücreti ne ise vereyim, bana yardımcı ol, beni Jandarmalarla uğraştırma. Yoksa ben köyüme de gidemem, Askere de gidemem. İmam efendi köylülere haber verir. Mustafa amca köylülere de gerekli izahatı yapar.

 

           Samimi beyanına inanan köylüler Mustafa amcamıza yardımcı olurlar. Kefen ve defin için gerekli parayı ödeyen Mustafa amcamız parası yetmediğinden Hoca efendiye on lira borçlanır. Hoca efendiye Yemin, billah ile askerden sonra gelip parasını mutlaka ödeyeceğini söyleyen Mustafa amca gerçekten Askerden sonra hem amcasının mezarını ziyaret ve hem de hocanın parasını ödemek için o köye gider. Karşısında Mustafa amcayı gören İmam Efendi Mustafa amcamızı tanır ve bütün ısrarlara rağmen parayı almaz. Bir akşam yine camide misafir edilen Mustafa amca ertesi gün hoca efendi ile birlikte amcasının mezarını ziyaret eder, Kur’an okurlar ve helalleşerek ayrılırlar.

 

         Gözleri dola dola, kendisine has üslubuyla bu olayı anlatan Mustafa amca dinleyenleri ağlatırdı. Benim yazmış olduğum bu tarz ile aynı duyguyu ifşa etmem mümkün değildir. Aklımda kaldığı kadarıyla aktarmaya çalıştığım Mustafa amcamızın başından geçen bu olayı daha ayrıntılı bir şekilde oğlu Demir ali abiden dinlemek daha uygun olacaktır.

 

         Eskilerimiz bu tip olayları anlatmaya başlarken; falan zamanda, ayağımızda çarıklar, karnımızda yemek yok, azığımız; biraz lavuz ekmeği, biraz minci, yağ… O zaman siz yoktunuz diye başlarlardı. Anlatılanlar masal değil, gerçek hayattan kesitlerdi. Mevla kimseyi açlıkla ve yoksullukla imtihan etmesin. Rahmetli Babam ’in “ Acıkınca mısır ekmeği helva olur” sözü hiç aklımdan çıkmaz. Bu sözünde canlı bir hikâyesi var ancak bir başka yazıda buluşmak üzere kalın sağlıcakla. 

  



HÜSEYİN BALCI

Okunma Sayısı: 167


3.144.87.94








  Şentürk COŞKUN

Mustafa amcamız Allah rahmet eylesin. Yaşanmış çok etkileyici bir hayat hikayesi. Ben duymamıştım. Atalarımız ne zorluklarla mücadele ettiğinin kanıtıdır. Çok güzel olmuş. Devamı gelir inşallah.

  turgut twekin

Sayın hocam kalemine sağlık. Mustafa amcamıza Allahtan rahmet diliyorum. Yaşanan bu olayı yazınızı okurken gözlerimde canlandırdım. Büyüklerimiz yokluk ve yoksulluk içerisinde çalışıp bizlere bu memleketi bıraktılar. Tüm geçmişlerimizden Allah razı olsun.

  Veysel kahrimanoglu

Hocam kalemine sağlık gerçekten ibret alınacak gerçek bir hikaya

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Başkan'ın Mesajı
Aidat Borcu Sorgulama
Son Ziyaretçi Yorumları
Turgut Tekin
Değerli Köylülerim, bir konuda fikirlerinizi bizimle paylaşmanızı rica ediyorum. Mevsim nedeniyle Düğün ve Nikah merasimlerinde yoğunluk yaşanmaktadır. Günümüz trafik ve ulaşım maliyetleri nedeniyle uzak bölgelerden Düğün ve Nikah salonlarına ulaşmak zorlaşmıştır. Bu nedenle köylülerimizin evlenecek çiftlere hediyelerini ulaştırabilmeleri için, Davetiye SMS altına evlenecek çiftin IBAN numarasının yazılması ve Düğün davetiyelerinin dağıtılmasında yaşanan zorluk nedeniyle davetiyelerin toplu sms olarak gönderilmesinin yeterli olacağı önerisi hakkındaki görüşlerinizi paylaşmanızı rica ederim.

Hüseyin aksu
Emeği geçen herkesten Allah razı olsun

Turgut Tekin
Değerli köylülerim öncelikle uzaktan yakından Ilıcaköyü Derneği, köy muhtarlığı ve köyümüzle ilgili konuları yakından takip ettiğiniz için hepinize teşekkür ederim. Köyümüzle ilgili faydalı olabilecek görüş ve önerilerinizi web sitemizin ziyaretci yorumları alanında paylaşmanız, daha faydalı olacağı kanaatindeyim. Sitemizin yayinlamasini istediginiz haber, bilgi. belge ve resimleri bizimle paylasabilirsiniz. Olumlu veya olumsuz goruslerinizi, musait vakitlerinizde bu mecrada tum koylulerimizin takip edebilmesi için paylasminizi rica ederiz. Saygılarımla


Tüm ziyaretçi yorumları için tıklayınız.

Rize İkizdere Ilıca Köyü Derneği

© Copyright 2022  V4.1 Tüm Hakları Saklıdır. | Dernek Sitesi | Köy Sitesi


Top