Merkez Bankası Döviz Kuru | |||
ALIŞ | SATIŞ | ||
USD | 35,0619 | 35,1251 | |
EURO | 36,4162 | 36,4818 | |
MOLLA DURSUN
(DURSUN TEKİN)
Müçoğlu Molla Dursun 1900 yıllarında Rize ili İkizdere ilçesi ılıca köyünde dünyaya gelmiştir. 22 Nisan 1983 yılında yine doğmuş olduğu aynı adreste vefat etmiş olan Molla Dursun ılıca köyünde orta Mahalledeki Abduun Mahalle Camisinin yanındaki aile kabristanlığında metfundur. Allah rahmet eylesin.
Molla Dursun Efendinin; Ali ve Servet adında iki oğlu, Vesile, Hatice, Balkız adlarında üç kızı olmak üzere toplam beş çocuğu vardır. Evlatlarından halen hayatta olan Hacı Ali TEKİN ve Hacı Balkız TEKİN köyümüzde tanınan, bilinen ve saygı duyulan mümtaz şahsiyetlerdendir.
Molla Dursun oğlu Hacı Ali TEKİN iyi bir inşaatçı olup, uzun zaman inşaatlarla meşgul olmuştur. Ustalık, kalfalık ve müteahhitlik yapmış olan Hacı Ali amcamız köyümüzden birçok kışının emekliliğine vesile olmuştur. Şöyle ki; Eski zamanlarda sigortacılık ve sigortalanma pek önemsenmez ve işçiler sigorta yapılmazdı. Bu durum işverenin işine gelirdi. İşveren işçisi için ayrıca sigorta parası ödemek zorunda kalmazdı. İşçi açısından ise birkaç kuruş daha fazla para alarak, ilerde yaşayacağı emeklilik hayatını hiç düşünmezdi. Bilinçsizce yapılan bu hareketten hem devlet hem de işçi zarar görürdü.
Molla Dursun Efendinin hayatını arz etmeden önce, Sigorta konusu ile ilgili olarak Teyzemin oğlu olan Muharrem YILMAZ ile müteahhit olan Hacı Ali amcamızın ilişkisinden bahsetmek isterim. Bir sohbet ortamında, böyle bir çalışma içerisinde olduğumu ve Hacı Ali’nin babası olan Molla Dursun efendi hakkında bilgi toplamaya çalıştığımı beyan edince Teyze oğlu Muharrem YILMAZ sonradan il olan Yalova’da Hacı Ali’nin yanında çalıştığını ve rahatsızlanması nedeniyle işi bırakmak zorunda kaldığı halde Hacı Ali tarafından beş yıl süre ile sigortasının ödendiğini ve şu anki emekliliğinde Hacı Ali’nin büyük katkısı olduğunu ve kendilerini minnetle andığını beyan etmiştir.
Molla Dursun Efendi iri yapılı, uzun boylu, heybetli ve ağır duruşlu bir adamdı. Elinden asası eksik olmazdı. Yürüyüşünde bir heybet, oturuşunda bir şecaat vardı. Ağırbaşlı birisi olan Molla Dursun Efendi hemen hemen hiç konuşmaz, sükûnetiyle bilinirdi. Boş laf asla konuşmaz, gıybet etmezdi. Yanında gıybet edilmesine asla müsaade etmezdi. Asası ile yürüdüğü zaman evliyaları andırırdı. Yunus Emre gibi sarık takar gezgin seyyahları andırırdı. Yürüyüşü, oturuşu ve duruşuyla etrafındakilere lisanı hal ile ders verirdi.
Molla Dursun Efendi çoğu zaman sırtında sepetle dolaşırdı. Çevreden görenler Molla Dursun efendinin ya değirmene gidiyor veya değirmenden geliyor olduğunu zannederlerdi. O zamanlar küçük olan ve halen şu an hayatta olan kızı Hacı Balkız, Babasına; Baba neden sırtında sepetle dolaşıyorsun? Sepetinde hiçbir şey yok, boş sepeti neden sırtında taşıyorsun? Diye sorduğunda Molla Durdun Efendinin cevabi, Bursa sokaklarında omuzunda ciğer satan ve zamanın Kadısı olan Aziz Mahmut Huda-ı Hazretleri gibi çok enteresandır. Molla Dursun dedenin kızına cevabi “ nefsimi kırmak ve gururlanmamak için” der.
Molla Sefer, rahmetli Hacı Dedem (keçeli) Hacı Hasan ve Molla Dursun gibi birçok kişinin Müderris Mehmet Efendiden ders aldıkları bilinmektedir. O zamanlarda Devlet tarafından tüm camilere kadro vermek mümkün değildi. Köy ve Mahalle camilerinde bu mollalar görev yaparlardı.
Molla Dursun Efendi köyümüzde bulunan Abduun (Orta Mh.) camii, İmamlar Mh. Camii, Çifteler ve Sırtler camilerde görev yapmıştır. Ayrıca Cimil aşağı köyde ve Kalkandere’de de görev yaptığı bilinir. O zamanlar Hocaların Ücretleri köylüler tarafından ödendiğinden maddi durum nedeniyle yılın tamamında camilerde hoca tutmak mümkün olmuyordu. Ramazanlarda mutlaka tutulan hocalar, kışın belli aylarda da tutulurdu. Kışları üç beş ay görev yapan hocalar çocuk okutmaya çok önem verirlerdi.
Nasıl ki susamış bir dudak suyu arıyorsa, su da susamış bir dudak arıyor. İşte Molla Dursun dedemiz gibi Mollalar da O zamanlar ve o zamanın şartlarına göre ruhuna dokunulmamış, gönlü okşanmamış ve dini eğitimden mahrum hiçbir çocuk kalmasın diye zaman ve mekân mefhumu gözetmek sizin fellik fellik eğitilecek çocuk ararken, bugün bizlerde o zamanın yetişmiş âlimlerini fellik fellik, adeta mumla arıyoruz.
Şeytanın ve şeytanlaşmışların hüküm sürdüğü bu devirde doğruyu ve doğru yolu bulmak bir hayli zor ve bir o kadarda meşakkatli bir hal almıştır. Rahmetli Hacı Babam sohbetlerinde sık sık “siz Yellemeden, Molla Sefer’den, Molla Dursun’dan ne öğrendiyseniz onunla iktifa edin ”derdi. Bugün İsminin önüne Prof. Unvanı alarak dini istismar edenlere itibar edilmemesi gerekmektedir.
Bir hocamız da şeytan konusunu anlatırken şöyle derdi:
Dört çeşit şeytan vardır. Birincisi herkesin bildiği, Cennetten kovulmuş olan şeytan. Bunu herkes bilir, insanları vesvese yoluyla kötü yola sürükler ve sonunda Cehennemlik olmalarına vesile olur. İkincisi; Nefis. Bu Nefis, bilinen şeytandan çok daha tehlikelidir. Nefis; her insanın içinde mevcut bulunan, hırs ve tamahı ile doymak bilmeyen, kişiyi hayırdan uzaklaştıran ve şerre yaklaşmasına vesile olan, iyilikten men ettiren, kötülüğe meylettiren, sabırla ve şiddetle dizginlenmediğinde insanların Cehenneme sürüklenmelerine neden olur. Üçüncüsü; Kötü arkadaştır. Bu kötü arkadaş diğer iki şeytandan daha tehlikelidir. Kötü arkadaş sürekli yanında ve yaşantında mevcuttur. Kötü arkadaş daima canlı bir rol modeldir. Kötü arkadaş ahiretin mahvolmasına vesile olduğu gibi, dünyanın da mahvolmasına vesile olur. Dördüncüsü ise kötü din adamıdır. Kötü din adamı diğer şeytanların hepsinden kat kat tehlikelidir. Çünkü kötü din adamı, kötü arkadaş gibi tek tek değil toplu olarak insanları dinden uzaklaştırmakta ve Cehenneme sürüklemektedir. Mevla’m şerlerinden muhafaza eylesin.
Molla Dursun dedemize bugün bizler, yarın ise bu yazımızın intikal etmiş olduğu nesillerimiz rahmet okuyacaktır. Molla Dursun gibi dini konularda köyümüze hizmet veren tüm hocalarımızın yapmış oldukları hizmetleri Mevla’m katında makbul eylesin. Başta Molla Dursun dedemiz olmak üze Mevla’m hepsine gani gani rahmet eylesin.