DİL BELASİ
Bu günkü yazımıza başlamadan önce bir konuya temas etmek isterim. Maksadım yeni bir tartışmaya yol açmak değil, anlatılmak istenen duygu ve düşüncelerin doğru anlaşılmasına yardımcı olmaktır.
Derneğimiz tarafından kurulup, biz değerli kullanıcıların hizmetine sunulan ve aramızda iletişim sağlamamıza vesile olan, bence çok değerli bir hizmet icra eden Whatsapp grubunda bir kardeşimiz sitemize üye olan veya olmayan köylülerimize bir duyuru yapmak maksadıyla; sitemizin önemle takip edilmesini, yazılan köşe yazılarının mutlaka okunmasını ifade etmek amacıyla “Köşe yazılarını şiddetle okuyun” diye bir ifade kullandı. Diğer bir kardeşimiz de “şiddet” kelimesini buradan çıkaralım diye uyarı yaptı.
Her iki kardeşimiz de doğru söyledi. Birinci kardeş ; “ Önemle, mutlaka, içtenlikle, aşkla ve şevkle” yazılan yazıların okunmasını ve istifade edilmesini arzu ettiğinden bu kelimeyi kullanmış. İkinci kardeş ise; “Zorla, cebirle, tehditle, darpla” yazılan yazıların okunması gerektiği manasına geldiğini düşündüğü için “şiddet” kelimesinin kaldırılmasını arzu etmiştir.
Her neyse. Belki de iki ahbap, iki dost birbirlerine “Nazire” yapmıştır. Maksadımız yanlış anlaşılmalara mahal vermemektir. Umarım maksat hâsıl olmuştur. Biz bu günkü konumuza dönelim.
Dil, Allah Teâlâ’nın büyük nimetlerinden ve çok harika lütuflarındandır. O, cüssesi küçük, ancak itaati ve günahı büyük bir organdır. Zira iman ve küfür, dilin şahitliği ile belli olur. Ortaya çıkar. İman itaatin, küfür ise isyanın zirve noktasıdır.
Dil, mevcut olan olmayan, yaratıcı ve yaratılan, hayal edilen ve bilinen, zannedilen ve vehmedilen her şey hakkında konuşur. Onları kabul veya inkâr eder. İlmin ulaştığı her ne varsa, hak ya da batıl, dil onu anlatır. İlmin de alanı çok geniştir, hemen her tarafa uzanır. Dildeki bu özellik, başka hiçbir uzuvda yoktur. Göz, ancak renkleri ve şekilleri görebilir. Kulak, yalnız sesleri işitebilir. El, sadece cisimlere dokunabilir. Bütün uzuvların işleri sınırlı olup, her şeye ulaşamazlar.
Dilin ise sahası geniştir. Sınırı yoktur. Engel olacak bir şeyi de mevcut değildir. Dil hayırda da şerde de geniş bir alana sahiptir. Dilin dizginini serbest bırakan ve ihmal eden kimseyi şeytan her yere götürür. Onu helake düşürmek için uçurumun kenarına getirir.
İnsanları yüzleri üstü cehenneme sürükleyen ancak dillerinin kazandığı günahlardır. Dilin şerrinden yalnız, onu İslam’ın edebiyle edeplendirenler ve helal konuşmalarla sınırlı tutan kimse kurtulur.
Edebe dikkat eden kimse, sadece dünya ve ahret yönünden faydalı olan şeyleri konuşur. Dinine ve dünyasına zarar veren şeylerden dilini tutar. Konuşmanın faydalı ya da zararlı olduğu yerleri herkes kolayca anlayamaz, bunların bilinmesi güçtür. Bilenin de, sadece faydalı yerlerde konuşması zordur.
İnsanın azalarından en çok günah işleyeni dildir. Zira o, konuşmaktan yorulmaz, hareket etmesin de de meşakkat yoktur. İnsan da dilin afetlerinden ve tuzaklarından sakınmada ihmalkâr davranır, onu kontrol etmeye önem vermez. Kısaca dil, insanları saptırmada şeytanın en büyük aletidir.
Biz yüce Allah’ın yardımıyla burada dilin afetlerini sıralayacağız. Mevla bu afetlerden mümkün olduğu kadar, azamı derecede sakınanlardan eyleye.
Susmanın fazileti. Şunu iyi bilelim ki dilin tehlikesi büyüktür. Onun tehlikesinden ancak susarak kurtulmak mümkündür. Bundan dolayı yüce dinimiz, susmayı övmüş ve teşvik etmiştir. Peygamber efendimiz (sav)”Selamet içinde kalmak isteyen, sükûttan ayrılmasın.” Diye buyurmuştur.
Dilin afetleri sırasıyla şunlardır:
- 1- Malayani konuşmak. İhtiyacın olmayan, gereksiz kelimeleri sarf edersen, onunla zamanını zayi etmiş olursun ve dilinle konuştuklarının da hesabını verirsin. Peygamber efendimiz (sav)”Malayaniyi (kendisine bir fayda vermeyen söz ve işleri) terk etmek, kişinin Müslümanlığının güzelliğindendir.” Diye buyurmuştur.
-
- 2- Fuzuli konuşmak. Fayda verecek olan konuşma, kısa kelimelerle anlatılması mümkün olduğu halde, kelamı mübalağa ile söylemek, açıklamalar getirmek, tekrar tekrar anlatmak. Laf kalabalığı yapmak. Peygamber efendimiz (sav)”Fazla ve gereksiz sözden dilini tutana ve elindeki fazla malını infak edene müjdeler olsun.”Diye buyurmuştur.
-
- 3- Batıla dalmak. Günah olan şeyleri konuşmak demektir. Peygamber efendimiz (sav)”Kıyamet günü insanların hata yönünden en büyüğü, batıla en fazla dalanlardır.” Diye buyurmuştur.
-
- 4- Münakaşa ve Mücadele. Münakaşa ve mücadele etmek yasaklanmıştır. Peygamber efendimiz (sav)”Kardeşinle münakaşa etme! Onunla alay etme! Ona yerine getiremeyeceğin vaadde bulunma.” Diye buyurmuştur.
-
- 5- Düşmanlık. Düşmanlık da diğerleri gibi kötü bir ahlaktır. Bu, çekişme ve cidalden daha tehlikeli bir huydur. Peygamber efendimiz (sav)”bilgisizce husumet içinde mücadele eden kişi, mücadeleden vaz geçinceye kadar Allah’ın gazabına maruz kalır.” Diye buyurmuştur.
-
- 6- Yapmacık konuşmak. Ağzını eğerek süslü ve edebi takdimler yapmak. Kafiyede ve fesahatte kendini zorlamak. Peygamber efendimiz (sav)”Ben ve ümmetimin takva sahipleri, tekellüften (zorlanarak yapmacık söz ve hareketlerden) uzağız.” Diye buyurmuştur.
-
- 7- Sövmek ve çirkin sözler söylemek. Bunlarda dinimizin yasakladığı davranışlardandır. Bunun kaynağı bozuk ve düşük huydur. Peygamber efendimiz (sav)”Kötü huydan şiddetle kaçının. Şüphesiz Allah, kötü huyu ve kötü sözleri sevmez.” Diye buyurmuştur.
-
- 8- Lanet etmek. Lanet etmek ister hayvana, ister carsız varlıklara, ister insana olsun hepsi de dinimizce kötü görülmüştür. Peygamber efendimiz (sav)”Mümin lanet etmez. Allah’ın laneti, O’nun gazabı ve cehennemle, birbirinize lanet okumayın.” Diye buyurmuştur.
-
- 9- Şarkı ve şiir. Şarkının helal ve haram olanları vardır. Şiir ise normal bir kelamdan ibarettir. Güzel olanı güzel, kötü olanı da kötü kabul edilmiştir. Peygamber efendimiz (sav)”Deve inlemeyi bırakmadıkça Arap da şiiri bırakmaz.” Diye buyurmuştur.
-
- 10- Mizah / Şaka. Mizah aslında yasaklanmıştır. Ancak hafif şakaya göz yumulmuştur. Peygamber efendimiz (sav)”Kardeşinle çekişme ve ona sevmediği şakaları yapma.” Diye buyurmuştur.
-
- 11- Alay etmek. Alay etmek haramdır. Özellikle karşı tarafa eziyet ve sıkıntı verdiği zaman daha şiddetli haram olur. Peygamber efendimiz (sav)”Vallahı! Bende şöyle şöyle haller varken başkasını taklit etmekten hoşlanmam.” Diye buyurmuştur. Kuran’ı kerimde Mevla’mız: ”Belki de alaya alınan kimseler, o alay edenlerden daha hayırlıdır.” Diye buyurmaktadır.
-
- 12- Sırrı yaymak. Sırrı ifşa etmek de yasaklanmıştır. Çünkü bununla tanıdık ve dostlara eziyet edilmiş ve haklarına ihanet edilmiş olur. Peygamber efendimiz (sav)”Bir kimse biriyle bir şey konuşurken, kimse duydu mu acaba diye sağa sola bakarsa bu konuşma onu dinleyen için bir emanet olur.” Diye buyurmuştur.
-
- 13- Yalan yere söz vermek. Dil adeta söz vermede yarışır. Sonra da nefis genellikle o sözü yerine getirmeye yanaşmaz. Böylelikle kişi sözünde durmamış olur. Bu ise münafıklığın alametlerindendir. Peygamber efendimiz (sav)”Söz vermek (de karşıdaki insana vaad edilmiş) bir ikram gibidir.” Diye buyurmuştur.
-
- 14- Yalan konuşmak ve yalan yere yemin etmek. Yalan konuşmak günahların en büyüğü ve en çirkinidir. Peygamber efendimiz (sav)”yalandan sakının; Çünkü o kötü ahlak ile beraberdir ve her ikisi de ateştedir.” Diye buyurmuştur.
-
- 15- Gıybet etmek. Gıybet; duyduğu takdirde hoşlanmayacağı bir şeyi kardeşinin arkasından söylemendir. Peygamber efendimiz (sav)”Gıybetten sakının. Şüphesiz gıybet, zinadan daha kötüdür. Bir adam zina eder, sonra pişman olur, Allah da tövbesini kabul eder. Gıybet eden ise, gıybeti yapılan onu affetmeden günahı bağışlanmaz.” Diye buyurmuştur.
-
- 16- Söz taşıma / Kovuculuk. Bu konuda Yüce Allah şöyle buyurmuştur. “ (Resülüm!) Alabildiğine yemin eden, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan laf götürüp getiren, iyiliği hep engelleyen, haddi aşan, günaha dadanmış, kaba ve haşin, bütün bunlardan sonra bir de soysuzlukla damgalanmış kimselerden hiç birine, mal ve oğulları vardır diye boyun eğme.” Ayette geçen “Hümeze” kelimesi, dedikodu yapan, söz getirip götüren anlamındadır.
-
- 17- İkiyüzlülük. İkiyüzlü davranan kimse, birbirine düşmanlığı olan iki kişi arasında gider gelir ve her birinin hoşuna gideceği şekilde konuşur. Bu münafıklığın ta kendisidir. Peygamber efendimiz (sav)”Bu dünyada ikiyüzlü olanın, kıyamet günü ateşten iki dili olur.” Diye buyurmuştur.
-
- 18- Övmek. Övmek bazı durumlarda yasaklanmıştır. Kötülemek ise gıybet yapmak ve aleyhte hareket etmektir. Öven kişi bazen haddi aşıp yalana düşer. Bazen gösterişe girer. Bazen bilmediği şeylerden bahseder. Peygamber efendimiz (sav)”Bir adamın keskin bir bıçakla birinin üzerine yürümesi, onu yüzüne karşı övmesinden daha hayırlıdır.” Diye buyurmuştur.
-
- 19- Konuşulan sözdeki gizli hataların farkında olmamak. Halk özellikle yüce Allah’ın zatı sıfatları ve dinin esasıyla ilgili söylediği pek çok sözde hataya düşmektedir. Dini konularda doğruyu söylemek, meseleyi doğru bir şekilde aktarmak, ancak sözün ehli âlimlerin işidir. İlmi az ya da anlatımı noksan olan kişi konuşarak yanlış yapmış olur. Peygamber efendimiz (sav)”Fasık birine “efendimiz” demeyin! Zira o sizin efendiniz olsa, Rabbinizi gazaplandırmış olursunuz.” Diye buyurmuştur.
-
- 20- Halkın yersiz soruları. İlmi olmayan bazıları, ilmi konulara dalmaktan hoşlanır. Çünkü şeytan bu gibilere, âlimlerden ve fazilet sahibi kimselerden olduğu düşüncesini verir ve bu da onun hoşuna gider. Sonunda farkında olmadan küfre sokacak kelimeleri konuşur. Peygamber efendimiz (sav)”Benim sizi serbest bıraktığım konularda siz de beni bırakın ( o konuda soru sormayın). Sizden önceki ümmetleri helak eden şey, Peygamberlerine çok soru soranları ve ihtilafa düşmeleridir. Ben size neyi yasakladıysam ondan kaçının. Neyi emrettiysem de gününüz yettiğince onu yapın.” Diye buyurmuştur.
HÜSEYİN BALCI