Merkez Bankası Döviz Kuru | |||
ALIŞ | SATIŞ | ||
USD | 35,2710 | 35,3346 | |
EURO | 36,2762 | 36,3416 | |
365 GÜN 6 SAAT
Tükendi geçti ömrüm, dilde sermayen, bir “AAAH” kaldı diyor ya şair! Rabbimin bana bahş etmiş olduğu ömür sermayesinin en değerli vakitlerinden olan 365 gün, 6 saatlik dilimi geçti gidiyor. Yaşlıların: “Hey gidi gençlik, Keşke gençliğim geri gelse, Şimdiki aklımda – eski gençliğimde olsam” gibi beyhude sözlerle serzenişlerini duyar gibiyim. Kabaca olarak gözüken “Beyhude” kelimesini, kabalık olsun diye değil, yapılan duanın karşılığının olmadığını beyan etmek için kullanmış bulunmaktayım.
Eğer adına yaşamak denirse 365 gün 6 saati hep beraber yaşadık. Hasta yatağında olanlarda yaşadı, Hastanede olanlarda yaşadı. Köyde olanlarda yaşadı, Kentte olanlarda yaşadı. Gazze’dekilerde yaşadı, Suriye’dekilerde yaşadı. Rusya’da yaşadı, Ukrayna’da yaşadı. Örnekleri çoğaltmak mümkün, hulasa yaşayan her canlı varlık yaşadı. Adına yaşamak denirse, yanı!
Her nedense hep eskiyi düşünüyor, hep eskilere gidiyorum. Memleketimi, Köyümü, Yaylamı, Mezramı düşünüyorum. Şarıl şarıl akan Dereleri, Derelerle buluşup Denizlere koşan Irmakları düşünüyorum. Yeşil’in ve Mavi’nin renk renk tonlarını düşünüyorum. Peteklerde uğuldayan Arı’ları, meleşen Kuzuları, "Mööö"leşen İnekleri, beşikte ağlayan bebekleri düşünüyorum. Kışın, naylonla kayan, Baharın kırlarda koşan çocukları düşünüyorum.
Kışın Değirmen deredeki karları küreyip top oynadığım arkadaşlarımı düşünüyorum. İlkokulda okuduğum sınıf arkadaşlarımı, okul arkadaşlarımı, lisedeki arkadaşlarımı düşünüyorum. Camide hocadan ders aldığım arkadaşlarımı, yollarda misket oynadığım arkadaşlarımı düşünüyorum. Göllerde top, Çağıran taşın üstünde horon oynadığım arkadaşlarımı düşünüyorum. Çobanlık yaptığım, ebelemece oynadığım, beştaş oynadığım arkadaşlarımı düşünüyorum. Derede, göl yapıp yüzdüğüm, birlikte balık avlamaya gittiğim arkadaşlarımı düşünüyorum. Tron’da odun yüklediğim, Tomruk yüklü kamyonların arkasından koşarak gizlice kamyonun ardından takılarak seyahat yaptığım arkadaşlarımı düşünüyorum. Birlikte okuldan firar ettiğimiz arkadaşları, birlikte komşunun Üzümlerine operasyon yaptığımız, Ceviz topladığımız, elma armut yediğimiz arkadaşlarımı düşünüyorum. Bilerek ya da bilmeyerek kırdığım, üzdüğüm arkadaşlarımı düşünüyorum. Yaptığım yaramazlıkları düşünüyorum. Camilerde sohbet eden Dayıları, Amcaları düşünüyorum. Yük taşıyan, dedikodu yapan Teyzeleri, Halaları düşünüyorum.
Ömür sermayemin Altmış yılını tüketmiş bir fukara olarak, başımı iki avucumun arasına alarak kara kara düşünüyorum. Geçmişi geri getirme, hatalarımı telafi etme imkân ve kabiliyetine sahip değilim. Önümde de ne kadar sermayem kaldığını bilmiyorum. Elest’te de bir söz vererek “BELA” (EVET) dediğimi biliyorum. Uyarılmam için elçiler geldiğini, kitap getirdiğini de biliyorum. Evime satın almış olduğum her elektrik veya elektronik eşyalarımda olduğu gibi benimde bir kullanma kılavuzum olduğunun farkındayım. Dünyamı ve Ahıretimi mamur edecek eşsiz ve emsalsız Kuran'ı Kerimin evde var olduğunun farkındayım.
Eski günlerimi düşünürken, Hesaba çekilmeden önce kendimi hesaba çekmek istiyorum. Şimdiye kadar ne yaptım, şimdiden sonra neler yapmalıyım. Dünyalık ve Ukbalık tedariklerim neler? Nerelerde eksiklerim var. Kimden özür dilemeli, nerelere yönelmeliyim? Neler yapmalı, neler yapmamalıyım?
Bana öyle geliyor ki; en güzel terazi insanın kendi “VİCDAN’I” dir. Vicdan terazisi şaşmaz bir terazidir. Çünkü Vicdan; yapılacak olan kötülükten rahatsız olur. Vicdan; eğer sesi doğru dinlenirse her zaman doğrudan yana olur. Ohalde Vicdanımı rahatsız eden şeylerden sakınmalıyım.
Ben biliyorum ki: Dünyada kusursuz iki insan vardır. Biri ölmüştür, diğeri de henüz doğmamıştır. Eski yaşanmışlıklarımdan ders çıkarıp kusurlarımı bir şekilde telafı etmeliyim. O halde; Şikâyet ederek, sızlanarak, yakınarak zafer kazanılmaz. Başaranlar sızlananlar değil, değiştirenler ve değişenlerdir. Kendime yeni bir sayfa açmalı, yeni hayata, yeni bir güne başlamalıyım. Aşağıda önce kendim için, sonra da siz değerli okurlarım için kaleme almış olduğum Peygamber (sav) Efendimizin gençler için yapmış olduğu tavsiyeleri şiar edinerek, eksikliklerimi ve aksaklıklarımı yeniden gözden geçirerek, Rabbimin inayeti, Aklımın dirayeti ile yarından itibaren kendime bir yol çizmek istiyorum.
PEYGAMBER EFENDİMİZ (sav)’DEN GENÇLERE TAVSIYELER
--1- Gençlığınızı Allah’a itaatle geçirin.
--2- Namazı asla terk etmeyin.
--3- İbadetlerinizi aksatmayın.
--4- Şehvet peşinde koşmayın.
--5- Harama, Namahreme bakmayın.
--6- Genç yaşta evlenin.
--7- Evlenirken dindar kişiyi seçin.
--8- Doğruluktan ayrılmayın.
--9- Haysiyet ve şerefinizi koruyun.
--10- Edepli ve hayâlı olun.
--11- Dünyadaki nasibinizi helal dairesinde arayın.
--12- Kötülükleri terk edip, iyiliklere yönelin.
--13- Küçüklerinize karşı merhametli, büyüklerinize karşı saygılı olun.
--14- Anne ve babaya itaatten ayrılmayın.
--15- Eşinizi asla Annenizden üstün tutmayın.
--16- Eşinizi asla üzmeyin.
--17- Çocuklarınızı güzel edepli ve terbiyeli yetiştirin.
--18- Haklıda olsanız kimseyle tartışmayınız.
--19- Hal ve hareketlerinizle Müslümanlara benzeyin.
--20- Cömert olun.
--21- Tövbeyi dilinizden hiçbir zaman düşürmeyin.
VE - ŞU KIYMETI BÜYÜK OLAN YEDİ KELİME’Yİ HEYETİNİZE ARZ EDİYORUM.
--1- Her hayırlı işin başında “BİSMİLLA” demek.
--2- Her hayırlı işin sonunda “ELHAMDÜLİLLAH” demek.
--3- Boş söz konuştuğunda, az yâda çok, çirkin bir şey işlediğinde derhal “ESTEĞFİRULLAH” demek.
--4- Şu işi yarın yapacağım, dediğinde, hemen akabinde “İNŞALLAH” demek.
--5- Çirkin bir şey ile karşılaştığında “LA HAVLE VELA KUVVETE İLLA BİLLAHİL ALİYYİL AZİM” demek.
--6- Canına veya malına, az yahut çok (büyük yâda küçük), bir musibet, bela geldiğinde “İNNA LİLLAHİ VE İNNA İLEYHİ RACİUN” demek.
--7- Gece ve gündüz dilinden “LA İLAHE İLLALLAH” kelime-i tevhidini düşürmemek.
Allah’ım! “Recep ve Şaban aylarını hakkımızda bereketli kıl ve bizi Ramazana ulaştır” duasıyla üç aylarınızı ve Regaip gecenizi tebrik ediyor, sizleri Allah’a emanet ediyorum.