Merkez Bankası Döviz Kuru | |||
ALIŞ | SATIŞ | ||
USD | 34,4372 | 34,4992 | |
EURO | 36,3826 | 36,4482 | |
Kelebek etkisi
Seksenli yılların başları orta okul dönemlerimde yaz tatillerinde, o zaman için Kocaeli'nin sakin bir beldesinde camide İmam olarak görevli Amcamın yanına giderdim. Böylece hem çok sevdiğim amcamın yanında olur, hem de bu vesile ile camideki yaz kuran kursunda kuran öğrenirdim.
Yine böyle bir yaz gününde Kocaelinde; amcam bir işi için camide değil iken biz 5-6 arkadaş caminin içinde dersimizi başımızda bir yetişkin olmadan, kendi kendimize çalışıyorduk. Bu sırada içeriye uzun boylu birisi girdi. Cami bölgesi çok yol üstü bir yer değildi. Dolayısı ile pek yabancı cemaat gelmezdi. Bu yabancı, bizi biraz izledikten sonra geçip namazını kıldı. 5-6 tane çocuğun başlarında birisi olmadan kendi kendilerine Kuran okumaya çalışması hoşuna gitmiş olacak ki, daha sonra tekrar yanımıza gelip bizimle iletişim kurmak için konuşmaya çalıştı. Fakat o dönem için bizim yabancı bilgimiz iletişim kurmak için yeterli olmadığından çok sohbet edemedik. Ama adamın Mısırlı bir Arap turist olduğunu hatırlıyorum. Güler yüzü ile bize bir şeyler söyleyip, daha sonra çüzdanını çıkarıp her birimize 1’er Amerikan doları verdi. Biz bu duruma hem çok şaşırdık. Hem de çok sevindik. Hiç tanımadığımız ve hatta yabancı birisi bizi takdir etmiş ve hem de küçük de olsa ödüllendirmişti. Bu olay, çocuk olan bende önemli bir iz bıraktı. Tanımadığım bir yabancının bize ödül olarak para vermesini hiç unutmadım. Hatta o 1 doları çüzdanımı bir gün düşürüp kaybedene kadar uzun yıllar hatıra olarak sakladım.
Otuz yıl kadar sonra, 2010 lu yıllarda iş için Fas'a bir ziyarette bulunmak üzere Kazablanka şehrine gitmiştim. Şehri gezerken, 2. Hasan Camii'ni de ziyaret etme imkanım oldu. (İmkanı olanların bu camiyi görmesini, en azından hikayesini öğrenmesini tavsiye ederim) Bu camii, Atlantik okyanusu kıyısında denizin doldurulması ile elde edilen bir alan üzerine inşa edilmiştir. Aynı anda 25.000 kişinin cami içinde 80.000 kişinin avluda namaz kılmasına olanak verecek derecede büyük olan caminin minaresi, 210 metrelik uzunluğu ile dünyanın en uzun minaresidir. Cami içerisinde bir çok sutunun dibinde kürsü ve etrafında toplanan öğrencilere ders veren hocaların bulunduğu aynı zamanda bir eğitim merkezi gibiydi. Bir çok sutun içeren çok büyük bu yapıyı gezerken arka taraflara doğru ilerlediğim esnada, 3 tane yaklaşık 10 yaşlarında 3 çoçuğun daire olmuş bir şekilde oturup bir ders çalıştıklarını fark ettim. Fark ettirmeden biraz izleyip daha sonra yanlarına yaklaştığımda, kuran derslerini çalıştıklarını anladım. Fakat bu esnada yanlarında ve yakınlarında ne bir hocaları, nede bir yetişkin yoktu. Yani kendi kendilerine çok ciddi bir şekilde sanki hocaları varmış gibi derslerini yapıyorlardı. Bu görüntü beni 30 yıl kadar geriye götürmüş, gözlerimin önüne İzmitte camide yaşadıklarımı getirmişti. Tarih sanki başka bir yerde tekerrür ediyordu. Yanlarına oturdum, biraz sohbet etmeye çalıştım. Fakat onlar İngilizce bilmiyordu, ben Arapça yada Fransızca bilmiyordum. Tarzanca isimlerini ve yaşlarını öğrenebildim. 30 yıl önce başımdan geçeni çok anlatmak istedim ama mümkün olmadı. Ben de cüzdanımı çıkarıp üçüne de 1’er dolar verdim. Çocuklar bu durum karşısında o kadar şaşırdılar ve de okadar mutlu oldular ki bunu tarif etmem mümkün değil. Ben camiden, hatta avlusundan çıkana kadar bana ve bacaklarıma sarılıp durdular. Eminim anlatmak istedikleri çok şey vardı. Ama biz gönülden gönüle konuşmuştuk. Eminim ki bu hatıra onlarında hayatlarının sonuna kadar unutmayacakları bir anı olmuştur.
Bize göre İzmit’ten başlayan bu hikaye belkide öncesinde o Mısırlı adama da birileri tarafından çocukluğunda yaşatılmış bir an, başka bir ülkede ve de hatta başka bir kıtada devam etmişti. Ben eminim ki o Faslı çocuklarda bu zincirleme reaksiyonu devam ettiriyor. Dünyanın başka bir noktasında ki hayatlara dokunuyorlardır.
Bu sebeple diyorum ki;
İyilik, Herzaman, Heryerde...